Selin, Yıldız Teknoloji şirketinde on yıla yakın süredir çalışıyor. Şirketteki kariyerine giriş düzeyinde bir satış temsilcisi olarak başlayan Selin, bu on yıl içerisinde satış müdürü pozisyonuna kadar yükselmeyi başardı.
100.000 TL’nin üzerinde yıllık geliri var ve ekibini, çalıştığı şirketi ve genel olarak içinde bulunduğu hayatını çok seviyor.
Girişimci ruha sahip bazı arkadaşları onunla “Beyaz yaka!” ya da “İnsan hiç mi büyük düşünmez?” diyerek dalga geçse de Selin bu alaylara hiç kulak asmıyor; hatta tüm bu sözleri komik bulduğu bile oluyor.
Arkadaşlarının bir sonraki Apple veya Facebook’un kurucusu olma hayallerine sonsuz bir saygı duyuyor olsa da Selin, kendi işinden ve hayatından son derece memnun.
Arkadaşları gecelerini gündüzlerine katarak boş zamanlarının çoğunu çalışmaya ayırırken Selin, geceleri çalışmak zorunda kalmıyor ve hafta sonları istediğini yapabiliyor.
Selin, 20’li yaşlarının sonuna yaklaşırken her geçen yıl gezdiği ülkeler listesine birkaç ülke daha ekliyor ve yılda 4 haftalık, hatırı sayılır uzunlukta bir tatilin tadını çıkarıyor. Tatil yaparken girişimci arkadaşlarıyla konuşup onların evlerinde, harıl harıl çalışmak zorunda kaldığını duydukça içi burkuluyor.
Şunu da ekleyelim: Selin’in geliri, primi de katınca girişimci arkadaşlarının kazançlarının toplamından fazla ediyor.
Gelin, yukarıdaki örneğimizden yola çıkarak girişimci ve “çalışan” olma seçeneklerini dürüstçe karşılaştıralım.
Öncelikle bana göre girişimci olma hayalinin hiç de aptalca olmadığını belirteyim. Ne de olsa kendim de bu yolu seçtim ve girişimcilik yolunda attığım adımlar sayesinde, 12 yılda 4 milyondan fazla kullanıcıya ulaşan startup şirketim Jotform’u kurabildim.
Seçtiğim bu yol sayesinde Jotform’da son derece yetenekli insanlarla, inanılmaz çalışanlarla harika işler çıkartıyoruz.
Ama “çalışan” olmayı hayal etmenin de aptalca olmadığını söylersem yanlış olmaz. Aslına bakarsanız bir yanım bu seçeneğin bazıları için ideal seçim olduğunu söylüyor.
Hâlihazırda kurulu bir şirketi geliştirmeye yardımcı olmak mı; yoksa girişimcilik yolunda aldığınız sayısız riskle uykularınızın kaçması mı?
Yüklü bir maaş almak mı; yoksa bundan sonra aileme nasıl bakacağım diye düşünüp durmak mı?
Günün birinde terfi alma şansını cepte tutmak mı; yoksa tamamen belirsiz bir geleceğe umutla bakmaya çalışmak mı?
Ücretli izinlerin ve diğer birçok imkânın doyasıya tadını çıkarmak mı; yoksa haftada 80 saat çalışmayı teşvik eden bir kültürde yitip gitmek mi?
Maalesef 21. yüzyılda “çalışan” olma kavramı kötü bir ün kazanmış durumda. Ne olduysa, 9-6 işleri bir anda havalı bir iş olmaktan uzakmış gibi algılanmaya başladı. Günümüzde kendi şirketinizi kurmak yerine başka bir şirkette çalışan olmayı tercih ettiyseniz, insanlar sizin büyük düşünmeyi bilmeyen, motivasyonu düşük veya kendi yolunu çizemeyen bir insan olduğunuzu düşünebiliyor.
Fikrimi soracak olursanız ben kesinlikle onlardan biri değilim.
Yazının girişinde bahsettiğimiz Selin’in hikayesinde (bu anlatıdaki şahıs ve şirket ismi, gizlilik nedeniyle değiştirilmiştir) çalışanların sahip olduğu bazı imkânları açıkça görebiliyoruz. Girişimcilerse bu imkânların çoğunu, şirketleri amaçladıkları “başarıyı yakalayıncaya” kadar (tabii, yakalarsa) hayal bile edemiyor.
Elbette, her çalışanın hayatının Selin’in hikayesindeki gibi olmadığını biliyorum ama şirketini zirveye çıkarıp milyar dolarlar kazanma hikayeleri de tüm girişimciler geçerli değil. Çoğumuzun bildiği gibi bu hikâyeler, Instagram gibi yalnızca sayılı birkaç şirketin hikâyesi.
Bu noktada, girişimciliğin gerçek bedeli ve “Size burun kıvıranlar iş için kapınıza gelene kadar çalışmaya devam edin.” düsturuna dayalı zihniyete daha yakından bakmamız gerektiğini düşünüyorum.
Girişimcilik size her zaman mutluluk, esneklik, zenginlik ve ün getirmez.
“… olduğunda mutlu olacağım.” düşüncesi, bu dünyada bir amacı olan herkese ilginç bir şekilde mutsuzluk getiren nadir düşüncelerden biridir.
Hayat koşturmacasında hep bir şeyler kovalarız. Evlilik, çocuk, daha büyük bir ev, daha lüks bir araba… Uzayıp giden bu listedeki her şeye zamanla birer birer ulaşırız ama içimizdeki boşluk hiç yok olmaz.
Psikolojide bu duruma “odaklanma yanılsaması” (focusing illusion) adı verilir. Odaklanma yanılsamasına göre gelecekte gerçekleşecek olan bir olaya çok fazla odaklandığınızda, olayın gerçekliğiyle ilgili doğru değerlendirmeler yapma becerinizi yitirirsiniz.
Mesela ulaşmak istediğiniz bir hedefinizi veya hayalinizi düşünün. Zihninizde bu hedef bir süre sonra size bir peri masalı gibi gelir. Ama o hedefe ulaştığınızda sonucun hayalinizdeki peri masalının çok uzağında kaldığını görürsünüz.
İşte odaklanma yanılsaması tam anlamıyla bu oluyor.
“Büyük hedefler belirlemek neden sizi mutsuz edebilir?” başlıklı yazımda bu duruma, oldukça bilindik bir üzüntü, değersizlik ve hayal kırıklığı durumu olan “maraton sonrası sendromu” konseptini kullanarak değinmiştim.
Ne yazık ki hevesle bu yola çıkmış birçok girişimci bu psikolojik durumla karşılaşıyor. Başarılı bir girişimci olarak hayatının ne güzel olacağına dair hayaller kuran bir insan, girişimcilik dünyasına adım attıktan sonra gerçeğin, hayal ettiklerinin yanından bile geçmediğini fark ediyor.
Çoğu hüsranla sonuçlanan hayallerimiz genellikle “… olduğunda mutlu olacağım.” cümlesiyle başlıyor.
Kendi işimi kurduğumda mutlu olacağım.
Kendi işimden yılda 100.000 Dolar kazandığımda mutlu olacağım.
Kurduğum şirketi satıp milyoner olduğumda mutlu olacağım.
… olduğunda mutlu olacağım. [Boşluğu istediğiniz gibi doldurun.]
Girişimcilerin kendilerine anlatıp durduğu masalların başında kişinin, girişimcilik dünyasında var olduğu söylenen esneklik, zenginlik, ün gibi bazı hedeflere eriştiğinde mutlu olacağı hayali geliyor.
Ama ben size, bu saydıklarımın girişimci olarak elde edilmediğini kendi deneyimlerime dayanarak söyleyebilirim.
- Girişimci olup daha esnek davranabildiğim zaman mutlu olacağım.
Jotform’u kurduktan sonra benim hayatım daha esnek olmadı; hatta işimi kurarken harcadığım ilk on yılda esnekliğin ne olduğunu bile unutmuştum diyebilirim. Aradan geçen 12 yılın ardından şimdi üzerimde eskisinden de fazla sorumluluk var: Yönetim, işe alım süreçleri, strateji belirleme ve gelecek kaygısı.
Bir girişimci olarak haftada 40 saat çalışıyor ve bir 40 saatinizi de işiniz konusunda kaygılanmaya ayırıyorsanız esnek bir hayatınız olduğunu söyleyebilir misiniz?
- Girişimci olup daha zengin olduğum zaman mutlu olacağım.
Jotform’un benim ve ekibim için bir başarı olduğunu kabul ediyorum ama girişimcilik dünyasında var olan her bir başarı ihtimaline karşı binlerce başarısızlık ihtimali olduğunun da farkındayım. Medyada duyduğunuz Külkedisi masallarının aksine girişimcilik dünyasında karşınıza çıkacak başarısızlıklar hiç de masal gibi olmayacak. Sırf hayalinizi gerçekleştirebilmek için binlerce dolar borca girmenin övülecek bir yanı olduğunu düşünmüyorum. Söz konusu girişimcilik olduğunda çoğu zaman, zengin olmak bir hayalin ötesine geçmiyor. Girişimcilik dünyasında zengin olmak, çok istisnai bir durum denebilir. Bu konuda gerçekleştirilen bir çalışmaya göre ortalama bir girişimci saatte yaklaşık olarak 5 Amerikan Doları kazanıyor. Bu rakam başarılı bir girişimci için 62 Amerikan Dolarına yükseliyor. Doğru, iyi para ama bu kazanç milyoner olmanıza yetecek mi? - Girişimci olup ün kazandığımda mutlu olacağım.
Girişimcilikle ilgili anlatılan masallardan biri de girişimciliğin size şöhret kazandıracak olmasıdır. Musk ve Zuckerberg gibi bazı girişimciler için bu masal doğru olsa da çoğumuz girişimcilik okyanusunda boğulup gidiyoruz. Bu yüzden bir dergiye kapak olmak için kendimi paralamak yerine ben, ailemle güzel zaman geçirmeye ve senede bir kez zeytin toplayarak rahatlamaya çalışıyorum.
Aradığınız şey esneklik, zenginlik ve ünse girişimciliğin bunları sağlayacak en iyi yol olmadığını siz de fark edeceksiniz.
Girişimcilik dünyası herkese uygun değildir. Sırf girişimcilik havalı gözüküyor ya da siz girişimci olmak için doğmuşsunuz diye arkadaşlarınız da bunu denemek zorunda değil.
Esneklik istiyorsanız uzaktan çalışma imkânı olan bir şirkette çalışmayı tercih edebilirsiniz. Zengin olmak istiyorsanız emlakçılık, satış veya yatırım bankacılığı işine girebilirsiniz.
Esneklik, zenginlik, ün kazanmak gibi isteklerinizin olması garip değil; sadece tüm bunları aramanız gereken yer girişimcilik dünyası olmayabilir.
Bir girişimci ya da “çalışan” olmaya karar vermeden önce, bizi gerçekten mutlu eden şeyi bulmaya çalışmalı ve yolumuzu çizerken kendimize karşı dürüst olmayı öğrenmeliyiz. Belki de odaklanma yanılsaması gözümüzü kör ediyor olabilir.
Yorum Gönder:
1 Yorum:
Bir yıldan fazla süre önce
Hiç bu perspektifden yaklaşmadım girişimciliğe.